23 Ekim 2012 Salı


Boyunuzun kısa olması sizler için büyük bir sorun mu? Artık boyunuzun ideal bir hale gelmesini, boy sorunlarının sona Uzamax
ermesini mi istiyorsunuz? Eğer cevabınız evet ise sizlere uzamax kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Uzamax sayesinde boyunuzu hızlı bir şekilde uzatabilmeniz mümkündür. Bu amaçta yaptığınız en doğru tercih uzamax olacaktır.

En iyi boy uzatıcı olarak bilinen uzamax sayesinde sizlerde boyunuzun kısa olduğu dönemlere, günlere veda edebilirsiniz. Uzamax sizler için yepyeni bir başlangıç sağlayacaksınız.

Eğer sizlerde uzamax kapsül sahibi olmak istiyorsanız boyuzaticii.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. Bu siteden boy uzatıcı avrupa siparişi de verebilirsiniz.

18 Ekim 2012 Perşembe


Cildinizi ev yapımı maskelerle temizleyip hem güzelliğinizi korumak hem de bakımınızı ucuza getirmek için istemez misiniz? O halde meyve ve sebzelerden hazırlayacağınız maskeler ile cilt sorunlarınıza çözüm bulabilir ve güzelliğinize güzellik katabilirsiniz. İşte birbirinden kolay ve yararlı ev yapımı maskeler…
Devir, ekonomi devri. Bu nedenle, güzelliğinize güzellik katmak için daha ucuz yöntemlere başvurmanız gerekiyor. Ama sakın, ucuz güzellik için ucuza satılan kremlerden kullanmayın. Çünkü bunlar, cildinize zarar verebilir. Bunun yerine pazarda, markette kolaylıkla bulabileceğiniz sebze ve meyveleri kullanın. Böylece hem doğal hem de ucuz bir şekilde güzelliğinize güzellik katabilirsiniz.
Bunlara dikkat edin…
Güzellik maskelerini hazırlamadan önce, bu kurallara dikkat etmelisiniz. İlk önce malzemenizi hazırlayın; cam kâse, kaşık, spatül, pamuk, nemlendirici kreminiz, temizleyici süt ve losyon ile maske yapacağınız doğal malzeme, yani meyve ya da sebze, vs…
Bütün bu malzemeler çok temiz olmalı, kullanacağınız meyve ya da sebze her neyse, çok taze olmalı; iyice temizlenmeli.
Maske, hazırlandığında hemen kullanılmalı. Unutmayın; hazır aldığımız maskelerin içinde koruyucu olduğu için saklanılabiliyorlar.
Maskenizi sakin bir ortamda uygulayın, göz çevresine fazla yaklaşmadan uygulayın, en az 10-15 dakika beklettikten sonra, önce pamukla maskeyi silip, ardından losyonla kalanları temizleyin. Ayrıca, sıktığınız meyvelerin posalarını da maskelerinizde kullanabilirsiniz…
Meyve maskeleri
Çilek maskesi
Canlandırıcı etkisi vardır, kuru ciltlere önerilir. Ancak gerici etkisi nedeniyle 10 dakikadan fazla ciltte tutulmamalıdır. 4 çileği ezerek 1 çorba kayığı nemlendirici kremle karıştırın. Bütün yüze ince bir tabaka halinde sürün ve 5 dakika bekletin. Ayda 2 kez uygulamak yeterlidir.
Elma maskesi
Özellikle karma ciltlere öneriliyor, zira yüzün yağlı olmayan bölgelerini kurutmaz. 1 kahve kaşığı elmanın içini iyice ezerek, 2 kahve kaşığı nemlendirici kremle karıştırın ve 20 dakika yüzünüzde bırakın. Haftada 2 kez uygulayın.
Portakal maskesi
Meyve asidi açısından etkili olan portakal, normal ciltler için öneriliyor. Portakalı sıkıp, suyunu damla damla 2 kahve kaşığı nemlendirici kremin içine katın. Maskeyi yüzünüze sürüp, 10 dakika bekletin. Haftada 2 kez uygulayın.
Üzüm maskesi
Özellikle karma ciltlere öneriliyor. Ancak yorgun ciltlerde de iyi sonuç veriyor. Portakal maskesi gibi hazırlayıp, yüzünüzde 10 dakika bekletin. Haftada 1 kez uygulayın.


Sebze maskeleri
Limon maskesi
Yağlıya yakın normal ve problemli ciltler içindir. Portakal maskesi gibi hazırlanır. Ancak yüzünüzde 5 dakika bekletin ve problemler düzelinceye kadar haftada 2 kez uygulayın.
Salatalık maskesi
Sıkıştırıcı ve ferahlatıcıdır. Yağlıya yakın ciltler için idealdir. Salatalığın çekirdeksiz bölümünden 1 kahve kaşığı alıp ezdikten sonra, 2 kahve kaşığı nemlendiriciyle karıştırın. 10 dakika yüzünüzde bekletin. Bu maskeyi ayda sadece 2 kez uygulayın.
Bitkisel maskeler
Nane maskesi
Serinletici ve canlandırıcıdır, yorgun cildi kendisine getirir, rahatlatıp serinletir. Karma ciltlere ve yorgun ciltlere göredir. Ihlamur maskesi gibi hazırlayıp, 10 dakika yüzünüzde bırakın. Haftada 3 kez uygulayın.
Ihlamur maskesi
Canlandırıcı ve rahatlatıcı bu maske, yorgun ciltleri kendisine getirir ve pırıl pırıl yapar. Bir tutam ıhlamuru bir cezvede demleyip soğumaya bırakın. Sonra 1 çorba kaşığı demlenmiş ıhlamuru, 2 kahve kaşığı nemlendirici kremle karıştırın. Yüzünüze sürüp, 10 dakika bekletin. Haftada 2 kez uygulayın.
Çay maskesi
Genişlemiş gözenekleri sıkıştırır, cildin rengini canlandırır. Yağlıya yakın normal ciltler içindir. Ihlamur maskesi gibi hazırlayın ve 10 dakika yüzünüzde bırakın. Haftada 2 kez uygulayın.
Buz maskesi
Bu maske, bütün ciltlere uygulanabilir. Cildi gerer, dokuları toparlar ve pürüzsüz kılar. Yüzünüze ve boynunuza kalın bir tabaka halinde nemlendirici kreminizi sürün, sonra da bir parça buzu yavaş yavaş bu krem üzerinde gezdirin. Bu işlemi, yüzünüzü canlandırmaya ihtiyaç duyduğunuz her zaman tekrarlayabilirsiniz.
Papatya maskesi
Sıkıştırıcı maddeler içerdiği için, özellikle yağlıya yakın normal ciltlerde gözenekleri sıkıştırıp, dokuları pürüzsüz kılar. Ihlamur maskesi gibi hazırlayın ve yüzünüzde 20 dakika bırakın. 10 gün boyunca uygulayın.
Ballı maske
Hem besleyici hem de canlandırıcı zengin bir malzemedir bal. Bu maske rengi soluk, yağlıya yakın normal ciltler için idealdir. Cildi derinlemesine temizleyerek, canlılık kazandırır. Mümkünse likit bal kullanın. Yarım kahve kaşığı balı, 2 kahve kaşığı nemlendirici kremle karıştırın ve 15 dakika yüzünüzde bırakın. Bal maskesini haftada 1 kez uygulayın.




Yaz sıcağından korunmak için kozmetikçilerin yolu tutulur; toniklere, losyonlara birçok paralar akıtılır. Peki ya kış için de cildimizin bakıma ihtiyacı olduğunu biliyor muyuz? Kışa girmemize çok az bir zaman kala cildimizi kışa hazırlamak için yapmamız gerekenler bu yazımızda…
Soğuk havalar cildinizi kurutabilir, dudak ve ellerinizde çatlaklar meydana gelebilir. İşte tüm bunları önlemek için cildinize bakım uygulamaya ihtiyacınız olacak.
Çarşı-pazardan aldığınız sebze ve meyvelerle cildinizi soğuk günlere hazırlayabilirsiniz. Hem doğal ürünlerden faydalanarak hem de kozmetik ürünlere çok fazla para harcamadan…
Limon, brokoli, havuç, salatalık, lahana ve daha neler neler… ‘Osmanlı Sultanlarının Güzellik Sırları’ adlı kitabın yazarı Ayten Altınbaş da kış ayları için birçok kür öneriyor.
Evinizde kolayca yapabileceğiniz bu kürleri uygulamayı ihmal etmeyin.

Limon ile ellerinizi nemlendirin

Bir limonu ikiye bölün. Yarısını elinizin arkasına sürün. Limon yüksek oranda sitrik asit ve C vitamini içerir. Bu da doku üretiminin harekete geçmesini sağlar.
Ellerinizde birkaç saniye yanma hissedebilirsiniz; ama ellerinizi nemlendirerek iyi bir sonuç almış olacaksınız.

Ayva çekirdeği ile çatlaklara veda

İki ayvanın çekirdeklerini ayırın ve bir su bardağı doğal gül suyu ile karıştırın. 24 saat oda sıcaklığında bekletin. Kıvamlı bir jöle haline geldikten sonra çekirdekleri bu jöleden ayırın ve buzluğa koyun.
Bu karışımı cildinize sürün. Çatlak ve kırışıklıklarınız için bu kür iyi gelecek.

Cildinizin kurtarıcısı brokoli

Brokoliyi parçalayın. Tülbentle süzün. Yeşil bir su çıkacak. Bu su ile yoğurt ya da kaymağı karıştırın ve yüzünüze sürün. Elde ettiğiniz bu kür cildinizi beslemekle kalmayıp canlandıracak.

Türk kahvesinin telvesi ile ölü derilerden kurtulun

Türk kahvesinin telvesi ile Bepanthene’i karıştırarak yüzünüze uygulayın. Cildinizdeki ölü derilerden kurtulmak için bu kür ideal.



Doğumdan sonra, sık ve çok kilo alıp vermek deride elastikiyet kaybına ve sonrasında da çatlaklar oluşmasına sebep oluyor. Peki, bunlardan nasıl kurtulacağız? İşte uzmanlardan doğum çatlakları için bitkisel çözüm önerileri.
Vücut çatlaklarını yok etmek için pratik maskeler
Öncelikle işe dengeli beslenmekle başlamalısınız. Sık ve çok kilo alıp vermek hem sağlık için zararlı hem de cilt yapısını bozduğu için görünüşünüzde ufak da olsa sorun yaratıyor. Bu yüzden bir uzmana danışmadan diyet yapmaktan kaçının.
Güzellik uğruna daha uzun vadede cildinize zarar vermeyin. Spor yapmayı aksatmayın ve su tüketimini ihmal etmeyin. Yeni çatlakların oluşumunu engellemek için kese yapmak gerekiyor. Yaptığınız kese sayesinde cildiniz toparlanıyor ve sıkılaşmaya başlıyor.
Kakao yağı, keten yağı ve gliserin yağını aynı ölçülerde alıp iyice karıştırın. Sorunlu bölgelere uygulayın ve bu işlemi her gün tekrarlayın.
2 çay kaşığı zeytinyağı, 2 çay kaşığı badem yağı ve 2 çay kaşığı çörekotu yağını karıştırın ve çatlaklarınızın yoğun olduğu bölgeye masaj yaparak uygulayın, 10 dakika bekleyin ve ılık suyla yıkayın.





Doktorlar tarafından tansiyon kontrolü için önerilen beslenme düzeni ve yeme alışkanlıklarının kadınlarda kalp krizi ve felç riskini önemli ölçüde azalttığı ortaya çıktı.
ABD’de yapılan geniş çaplı bir araştırmada, diyetin kadınlarda kalp krizi ve felç riskini önemli ölçüde azalttığı belirlendi.

Gıda seçimi ile kalp krizi ve inme arasında bağ var

Araştırmacıların 25 yıl boyunca 88 bin sağlıklı kadın üzerinde yaptıkları araştırmada, gıda seçimiyle kalp krizi ve inme arasındaki ilişki incelendiğinde, sağlıkları en iyi durumda olanların, hekimlerin yüksek tansiyonun düşürülmesi için önerdiği yemek alışkanlıklarına uyanlar olduğu görüldü.

Meyve ve sebze ile beslenme riski azaltıyor

Araştırmada, meyve, sebze, tahıl, az yağlı süt ve bakliyatla beslenen kadınların, alışılagelmiş Amerikan yemekleriyle beslenen kadınlara oranla kalp krizi riskinin yüzde 24, felç riskinin de yüzde 18 düşük olduğu ortaya çıktı.
Araştırmanın başladığı 1980’de 30’larının ortasında ve 50’lerinin sonlarında bulunan deneklerin katıldığı araştırmanın sonuçları, 50 yaşlarındaki 5 Amerikalı kadından 2’sinin kalp ve damar hastası olduğu ABD için anlamlı bir oran olarak yorumlandı.


Güzelliğin en büyük düşmanı olan zamanın etkilerini azaltmak ve daha genç, daha güzel görünmek isteyen hanımlar, bu yazımızı okumalı ve aşağıdaki önerilerimize kulak vermeli. İşte daha genç görünmek için bakım ipuçları…
1. Boyun ve dekolte güzelliği
Bir çoğumuz yüzümüze kat kat kremler sürerek bakım yaparken, boyun ve dekolte bölgemizi bu bakımdan mahrum bırakırız. Oysa ki, boyun ve dekoltemiz, ultraviyole ışınlarına en çok maruz kalan, güneşte en kolay kuruyan, lekelenen ve kırışan vücut bölümlerimiz. Güneş ve aşın solaryum etkisini ilk önce boyunda gösteriyor ve yaşlanmayı hızlandırıyor. Boyun derisi kısa sürede kalınlaşıyor, kabalaşıyor ve kırışmaya başlıyor. Dolayısıyla, güneşten koruma, yüz temizleme ve nemlendirme adına yaptığımız peeling ve maskelere boyun ve üst dekoltenin de ihtiyacı oluyor. 40 yaşlarından itibaren, boyun ve dekolte bölgemizin rengi solgunlaşmaya, boynumuzdaki yatay kırışıklıklar ve dekolte bölgemizdeki dikey kırışıklıklar belirginleşmeye başlıyor.
Sütlü bakım mucize yaratabilir
Her şeyden önce günlük bakım çok önemli. Her akşam, yatmadan önce yüzünüzü temizlediğiniz gibi, boyun ve dekolte bölgenizi de temizlemeyi ihmal etmeyin. Bunun için peeling ve maske iyi bir yöntem. Ya da evde hazırlayabileceğiniz basit bir karışımı uygulayabilirsiniz. Bir kabın içine; yansı organik süt, yansı su olan bir karışım hazırlayın. Sonra büyükçe bir pamuk parçası ile boynunuza birkaç kere kompres yapın. Ardından soğuk su ile yıkayın. Bu kompres anında etki edecek ve boynunuzun daha diri ve pürüzsüz görünmesini sağlayacaktır. Daha sonra mutlaka nemlendirici krem sürmeyi ihmal etmeyin.
2. Saçlar
Her zaman, kısa saçın insanı genç gösterdiğine inanılır. Oysa ki, yapılan araştırmalarda uzun ve dalgalı ya da dümdüz omuzlara inen saçları olan kadınların yaşlarının daha küçük tahmin edildiği ortaya konmuş. Saçlarınızın parlak ve canlı bir görünümünün olması da yüzümüzü daha genç gösteren etkenler arasında. Bunun için ise saçımızın yapısına ve gereksinmelerine uygun olan şampuanı seçmek başta geliyor. Ancak, seçim kadar uygulama yöntemi de çok önemli.
Fırçalayarak parlatın
Şampuanı uygulamaya başlamadan önce, saçınızı mutlaka fırçalayın. Böylece saçınız birikmiş olan tozlardan arınacak ve şampuanın etkisi artacaktır. Şampuanlama sırasında, parmak uçlarınızla saç derinize hafif masajlar yaparak kan dolaşımını hızlandırın. Saçınız şampuanlıyken, seyrek dişli bir tarakla tarayın. Ardından, ılık suyla bolca durulayın. Saçınıza her zaman besleyici ürünler kullanmayı ihmal etmeyin.
3. Tırnaklar ve eller
Ellerimiz kışın soğuğun, yazın da sıcağın etkisiyle bir hayli yıpranıyor. Bunun önünegeçebilmek için, ellerimizi suyla her temasından sonra nemlendirmek, ellerimizin yaşlanmasını geciktirici bir etki yaratıyor. Ayrıca nemlendiricileri kullanırken el masajıyla ellerimizin kan dolaşımını harekete geçirmiş oluyoruz. Kan dolaşımı hızlanınca ellerimiz yaşlanma etkilerine karşı savaş açacak ve daha diri görünüyor.
Ayrıca tırnaklarımız da daha genç görünmeniz için son derece önemli. Tırnaklarınıza kendi renginde oje sürmek yerine, pembe ya da kırmızı gibi yaşınızı daha genç gösterecek renkleri tercih edebilirsiniz.
Her yere bir krem bırak
Gün içerisinde elinize besleyici krem sürmeyi kesinlikle ihmal etmeyin. Hatta banyoda, odanızda, iş yerinizde her zaman ulaşabileceğiniz yerlerde krem bulundurun.
Ancak, bu kremlerin aşın yağlı olmamasına dikkat edin, böylece evde işinizi yapmayı engellemeyecektir.
4. Dudaklar
Ağız ve dudak bölgesi, yüzde yaşlanma etkilerini en fazla belli eden yerler arasında yer alıyor. Dudaklar ise gülümsememizi şekillendiriyor. Dolayısıyla, tatlı bir gülümsemenizin olması yüzümüzü genç ve canlı göstermenin anahtarı. Bizi daha genç gösteren dudaklara sahip olabilmek için, parlak ve sıcak renkleri tercih etmeliyiz. Çok koyu herhangi bir renk, dudaklar için ölümcül olabilir. Pastel renkler ise dudaktan aydınlatır, daha dolgun ve genç gösterir.
Ballı bakım
Parmağınıza bir miktar bal alarak dudaklarınıza sürüp 10 dakika bekleyin. Dudaklarınızın kısa sürede yumuşak ve pürüzsüz olduğunu göreceksiniz. Ayrıca, dudaklarınızın çevresini belirginleştirmeniz de genç görünmenizi sağlayan diğer bir etken. Bir kulak çubuğu yardımıyla şeffaf renkteki pudrayı dudak kenarlarına sürün. Daha sonra rujunuzu sürün. Gün boyunca dudak kenarlarınızdaki çizginin bozulmadığını fark edeceksiniz.


Gençliğin ve güzelliğin simgesi olan dolgun dudaklar birçok kadının istediği fiziki özelliklerin başında geliyor. Peki, dolgun dudaklara sahip olmak için yapılabilecek neler var? İşte cevaplar…
Dolgun dudakları niçin güzel buluyoruz biliyor musunuz? Çünkü dolgun dudaklar bir anlamda gençliğin simgesi. Neden mi? Zamanla kadınlık hormonlarının üretimi azaldıkça kadınların vücudunda önemli değişimler olur. Doğurganlığın azalması, cildin kuruması, saçların azalması ve dudakların incelmesi bu değişimlerdendir.
İşte bu nedenle belki de bilmeden kalın ve dolgun dudakları güzel buluyoruz. Eğer dudaklarınız zamana yenilip eski dolgunluğunu yitirdiyse bu konuda önlem alabilir ve küçük bir girişimle birkaç yaş geriye dönebiliriz.

Yabancı dolgu madde enjeksiyonu ile dolgun dudaklar

Kolajen ve hyalurinik asit dudaklara dolgun görünüm vermek için en sık kullanılan yabancı dolgu maddeleri. Bunların uygulaması son derece basit ve kişi günlük hayatına hemen dönebiliyor. ancak dezavantajları kalıcı bir çözüm getirmemeleri. Çünkü en fazla 6 ay içinde dudaklar eski haline dönüyor.

Kişinin kendi dokusuyla operasyon

Hastanın kendi vücudundan alınan yağ ve deri gibi dokuları kullanarak da dudaklar dolgunlaştırılabiliyor. Bu dokularla hazırlanan doku kokteyli dudaklara enjekte ediliyor. Çok komplike bir işlem değil ve lokal anesteziyle yapılabiliyor. Kişinin kendi dokusu olduğu için alerji riski de yok. Ancak bu dokular da zamanla eriyor, işlemde kalıcılık sağlamak için birkaç kez tekrarlamak gerekiyor.

Kesilerle dolgun dudaklar

Dudakları dolgu maddeleri kullanmadan çeşitli kesi teknikleriyle daha kalın ve biçimli görünür hale getirmek olası. Bu operasyonlarda amaç dudak kenarlarını daha dışarı taşırmak ve dudaklara daha kalın bir hal kazandırmak. Bu operasyonun sonucu kalıcı oluyor ve değişmiyor. Bu operasyonlar da dolgu maddesi enjeksiyonları gibi lokal anestezi altında yapılabilen basit girişimler.




Sadece ülkemizdeki yöntemlerde değil, dünyanın herhangi bir yerinde insanların kilo verme yöntemlerini öğrenip bunları uygulayarak kilo vermeye ne dersiniz? Çünkü dünyada insanların uyguladığı birbirinden farklı kilo verme sırları bulunuyor.
İşte Readers Digest dergisi, bu sırları bir araya getirdi…

Doymadan önce yemeyi bırakın

Yüzde 80 doyana kadar yemek yiyin. Geleneksel bir diyet uygulayan Japonya’nın Okinawa adasında yaşayanların vücut kütle indeksleri ortalama 21,5tur. Karnınız pantolonunuzun düğmelerinizi gerene kadar yemek yiyebilirsiniz. Diyete göre, tokluğun ilk acısını hissettiğinizde, vücudunuz beyninizin tok olduğunun farkına varması için şans veriyor.

Sağlıklı yağlar kullanın

Akdeniz diyetinin temeli olan zeytinyağı ile Okinawa diyetinin içeriği kanola yağı gibi sağlıklı yağlar, sebzeleri daha lezzetli yapıyor. Böylece, daha fazla sebze tüketiyorsunuz.

Yemek yerken sadece yemeğe odaklanın

Örneğin, Amerikalılar televizyon karşısında ya da arabada giderken yemek yiyor. Japonya’da ise yürürken yemek yemek görgüsüzlük olarak görülüyor. Burada, arabada asla kahve yudumlayamazsınız. Fransa’da arabalarda içecek tutucusu bulunmuyor, çünkü araç kullanırken kahve içilmiyor. Televizyonla, trafikle ya da işinizle ilgilenirken farkında olmadan aşırı yemek yersiniz. Bu nedende yemek yerken sadece yemeğe odaklanın ve lezzetlerin zevkini çıkarın.

Hareket edin

Asya ülkelerinde, Fransa ve Akdeniz insanları, daha fazla hareket ettiklerinden dolayı daha zayıftır. Onlar zamanlarını jimnastik için harcamıyor, sadece çok fazla yürüyorlar.

Düzenli yemek yiyin

Fransız kadını, günde 3 kez yemek yediği için şişmanlamıyor. Bir öğünü atladığınızda kalori yaktığınızı düşünebilirsiniz, ancak daha fazla acıkacağınız için bir sonraki öğünde daha fazla yemek yersiniz. Güne mutlaka kahvaltıyla başlayın. Kahvaltı yapanlar, yapmayanlara göre daha zayıf oluyorlar.

Akşam yemeğini ailenizle beraber yiyin

Aile ile ya da arkadaşlarla yemek, yemeği daha eğlenceli hale getirir, fazla yemek yemenizi kısıtlar. Kalabalıkta yemek yerken daha yavaş yersiniz, bir kişi doyunca onun doyması diğerlerini de etkiler.

Sadece acıktığınız zaman yemek yiyin

Bazı insanlar, acıkmanın yanında can sıkıntısı, yalnızlık, stres ya da korku gibi çeşitli nedenlerle yemek yerler. Bunun yerine sıkıldığınız zaman kendinize oyalanmak için bir hobi bulun. Stresten kurtulmak için yemek yiyorsanız, stresi azaltmak için spor yapabilirsiniz.


Cildi güneşten korumanın güzellik kadar sağlık konusunda da önemli olduğunu söyleyen uzmanlar, öncelikle cilt tipini tespit edip güneşten korunma yöntemini de ona göre belirleme tavsiyesinde bulunuyor. İşte cilt tiplerine göre güneşten korunma önerileri…
Bazı insanlar kısa bir süre güneşlendikten sonra bronz bir tene kavuşurken, bazıları da birkaç dakika güneşin altında kaldıktan sonra kıpkırmızı bir tene sahip olurlar. Bu nedenle güneşin cildiniz üzerindeki etkisini tespit edip buna göre bir korunma yöntemi seçmenizde yarar var. İşte cilt tiplerine göre güneşten korunma önerileri…

Aşırı hassas ciltler

Beyaz bir ten, beyaz-sarı veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar genelde bronzlaşamaz, güneşte kızarırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 5-10 dakikadan fazla kalmamalılar.
Güneşlenirken yüzlerine koruma faktörü 35, vücutlarına da koruma faktörü 30 olan ürünleri sürmeli, güneşin en yoğun olduğu saatlerde (11.00 – 16.00) asla şapkasız ve güneş gözlüksüz dışarı çıkmamalılar.

Hassas ciltler

Açık renk ten, sarı veya kızıl saçlar, mavi veya yeşil gözler, ciltte çiller. Bu cilt tipine sahip olanlar, çabuk yanmalarına karşın çok zor bronzlaşırlar. İlk kez güneşe çıkarken, 10 – 20 dakikadan fazla kalmamalılar. Güneşlenirken yüzlerine ve vücutlarına koruma faktörü 20 – 30 olan ürünleri sürmeli, mutlaka suya dayanıklı ürünleri tercih etmeliler. Hafif bronzlaşmış olanlar, koruma faktörü 15 olan ürünleri kullanabilirler. Saat 11.00 – 15.00 arasında güneşe çıkmaktan kaçınmalılar.

Az hassas ciltler

Açık, pembemsi cilt, mavi veya yeşil gözler. Güneşlenirken kızarmalarına rağmen bronzlaşmayı başaramazlar. İlk kez güneşe çıkarken, 15 – 25 dakikadan fazla kalmamalılar. Bu cilt tipine sahip olanlar, güneşlenirken koruma faktörü 10 olan ürünleri tercih etmeli ve saat 11.00 – 15.00 arasında gölgede veya şemsiye altında oturmalılar. Bronzlaşanlar, güneşlenirken koruma faktörü 8 olan ürünleri de tercih edebilirler.